5 Aralık 2011 Pazartesi

Nuh Tufanı Öyküsü İçin Muhtemel Bir Kaynak

Kolombiya Üniversitesi'nden iki bilimadamı İ.Ö. 5600 yıllarında – günümüzden 7.5 yüzyıl önce- büyük miktarda su hareketi olmuş olduğu şeklinde bir teori öne sürdüler. Şöyle diyorlardı: “Niagara şelalesinden 200 kat daha hızlı şekilde her gün 10 mil küp su akıyordu.” “İstanbul Boğazı bu büyük hareketlilikle en az 300 gün boyunca gürüldedi ve dalgalar altında kaldı.”


Karadeniz'de aşağı yukarı 6500 yıl önce yaşanan tufan felaketi

B.A. Robinson


Genel Bakış

Kolombiya Üniversitesi'nden iki bilimadamı İ.Ö. 5600 yıllarında – günümüzden 7.5 yüzyıl önce- büyük miktarda su hareketi olmuş olduğu şeklinde bir teori öne sürdüler. Şöyle diyorlardı: “Niagara şelalesinden 200 kat daha hızlı şekilde her gün 10 mil küp su akıyordu.” “İstanbul Boğazı bu büyük hareketlilikle en az 300 gün boyunca gürüldedi ve dalgalar altında kaldı.” 60.000 mil kare kara parçası sular altında kaldı.(1) Karadeniz sahil şeritleri kuzeye ve güneye doğru belirgin şekilde genişledi. Gölün su seviyesi birkaç yüz metre yükseldi. Böylece Karadeniz, karalarla çevrili bir tatlı su gölünden okyanuslarla bağlantısı olan bir tuzlu su gölüne dönüştü.

Bilim adamları bu görüşü tarım, arkeoloji, genetik, jeoloji, dil, tekstil ve çanak çömlek yapımı ile ilgili uzmanların bulgularından yararlanarak geliştirdiler. Bu tufanın, sıralar Karadeniz sahillerinde yaşayan insanlara büyük felaketler yaşattığını ileri sürüyorlar. Bu felaket, insanların kitleler halinde Avrupa'ya, Yakın Doğu'ya, Orta Doğu'ya ve Mısır'a göç etmesine neden oldu. Bu felaket, bu bölgelerdeki birçok tufan öyküsünün kaynağı olabilir. Bazı araştırmacılar, İncil'in Yaratılış bölümünde geçen Nuh tufanı öyküsünün, kaynağını bu tufan olayından alan bir mit olduğuna inanıyorlar.

William Ryan ve Walter Pitman tarafından yazılan bir kitap, son yılların bu en büyüleyici bilimsel bulmacasını anlatıyor. Bu anlatım bize bütün detektif romanlarından daha sürükleyici geldi.(1)

Dini Önemi

Dünya üzerindeki 300'den fazla kültürde büyük bir sel felaketi öyküsü var. (2) Yahudi-Hıristiyan ülkelerinde en ünlü öykü Tevrat: Yaratılış 6-8. bölümlerde anlatılan Nuh Tufanı öyküsüdür. Dünya çapındaki Nuh Tufanı öyküsü, daha 19.yüzyılın başından beri – Darwin doğmadan uzun zaman önce- jeologlarla Hıristiyanlar arasındaki çatışmayı körükledi.
  • Muhafazakar Hıristiyanlar, genel olarak Yaratılış kitabını, Musa'nın tanrıdan aldığı ilham ile yazdığını düşünürler. Böylelikle, Yaratılış'ın orijanal İbrani metni bütün hatalardan arınmıştır. Dünya çapındaki tufan tam da Musa'nın belirttiği şekilde olmuştur: bütün insan ve hayvanlar yokolmuş, sadece Nuh'un gemisine aldığı her 'çeşit'ten 2 veya 7 hayvan, Nuh, karısı ve ailesi kurtulmuştur. Öldürülmüş olan insan sayısını gözönüne alırsak; erkek, kadın, genç, çocuk, bebek herkesi yokeden bir evrensel tufanın tarihteki en büyük katliam olduğunu iddia edebiliriz. Karadenizin felaket yaratacak şekilde taşması yaşanmış olabilir, fakat bu Nuh tufanı'yla 3 nedenden dolayı ilişkisizdir.

    • Zamanlama uymaz. Nuh Tufanı aşağı yukarı İ.Ö. 2350'de oldu; Karadeniz felaketi ise bundan 3000 yıl önce, yaklaşık İ.Ö. 5600'lerde yaşandı.(3)


    • Felaketin kapladığı alan uymaz. Nuh Tufanı tüm dünya çapındadır.-- sular bütün dünyayı en yüksek dağların bile üstünü örtecek şekilde kaplamıştır. Karadeniz'de ise sadece gölün varolan boyutu genişlemiştir ve sular birkaç yüz metre yükselmiştir.Tevrat ise Tanrı'nın hiç görülmemiş büyüklükte bir katliamla bütün insan soyunu yoketmeye niyetlendiğini; sadece 8 kişinin canlı kaldığını yazar: Nuh, karıs, 3 oğlu ve 3 gelini. Bunu sağlayabilmek için, bütün dünya sular altına gömülmeliydi.


    • Tanrı, bütün kara hayvanlarının ve 8 kişi dışındaki bütün insanların yokolmasına yol açacak olan böyle bir tabiat olayını, insanların günahkar davranışları yüzünden, kasıtlı olarak yapmıştır. Bu, okyanus seviyesinin yükselmesinden dolayı doğal olarak olmuş bir olay değildi.


    Dünya çapındaki tufan gerçekliği muhafazakar Hıristiyanların -özellikle 'Yaratılış Bilimcileri'nin -not: başlıca Hıristiyan inancı çn-) inanç sistemlerinin temel bir parçasını oluşturur. Bunlar kendi astrofizik, jeoloji, paleontoloji, linguistik ve antropoloji teorilerini Yaratılış kitabındaki (Tevrat) yaratılış, tufan ve Babil kulesi öykülerinin üzerine kurdular. Özellikle, ardısıra gelen katmanların içlerinde bulunan büyük miktardaki çökelti kaynaklarının nedeni olarak tufanı gösterdiler. Bu, diğer taraftan, jeologlar tarafından gözlemlenen kaya tabakalarının oluşmasını destekledi.
  • Liberal Hıristiyanlar, Nuh, Babil ve yüzlerce diğer tufan öyküsüne, genellikle bir mit gözüyle bakarlar. Birçoğu tarihsel tufan ile bağlantı kurarlar. Evrensel, dünya çapındaki bir tufan efsanesi, manevi anlamıyla oldukça ilginç bir olaydır: ancak gerçekte yaşanmamıştır. Dünyanın en yüksek dağlarının bile üstünü örtecek bir dünya çapında tufanı üretebilecek yeterli su kaynağı yoktur. Olsa bile, bu suların tekrar alçalabilmesi için gerekli yer yoktur. Yaratılış kitabı birkaç yüzyıl ara ile en azından dört ayrı yazar tarafından yazılmıştır. Evrensel tufan öyküsü bu yazarların ikisi tarafından eski bir Babil mitinden alınmıştır. Yaratılış miti apaçık şekilde eski Babillilerin bir mitinden kaynaklanmaktadır; iki efsane arasında birçok ortaklıklar vardır. Babil mitinin ise, benzer şekilde, Karadeniz felaketinin hafızalarda kalmış silik anılarından kaynağını alan daha eski efsanelerden kaynaklanmış olduğu görülür.


Karadeniz'e ne oldu?

Ryan ve Pitman tarafından sunulan teori, kısmen, kabul edilmiş bilimsel bulgular ve, kısmen de Karadeniz'deki kendi gözlemlerine dayandırılmıştır. Tarihlemeler, muhafazakar Hıristiyanlara ve diğer 'yaratılış bilimi'ne inananlara göre anlamlı gelmeyecektir. Bu inanış, Tanrı'nın dünyayı ve evrenin geri kalan kısmını 10.000 yıldan daha az bir zaman önce yarattığı şeklindedir. Burda 4.5 milyar yıl önce oluşmuş 'yaşlı bir dünya'mız olduğunu düşünen bilimadamlarının (bilim adamlarının % 95'i böyle düşünür) kullandıkları tarihlemeleri kullanacağız.

Yaklaşık 5 milyon yıl önce: Şimdiki Akdeniz büyük ölçüde kurak bir vadi idi. Şimdiki İspanya ve Kuzey Afrika'nın arasındaki yüksek bir kara parçası Atlantik Okyanusunun buraya akmasını önlüyordu. Bu yükselti belki bir depremden dolayı çöktü ve Atlantik Okyanusu Akdenizin bulunduğu yere dökülerek bir deniz oluşturdu.
M.Ö. 120.000 - 18.000: Son buzul devrinde, 2 mile varan kalın buz tabakaları, Kuzey Amerika, Avrupa ve Rusya'nın kuzey bölümlerini kapladı. Bu buz tabakaları o kadar çok su çektiler ki, dünya'nın okyanuslarının su seviyesi bugünkü seviyesinin 400 feet (120 metre) kadar altına düştü.
M.Ö. 18.000: Sıcaklık tekrar yükselmeye başladı. Buzulların güney tarafındaki buzlar erimeye başladılar. Eriyen suların bir kısmı 'New Euxine Lake' adındaki bu eski gölü (bugünkü Karadeniz'in yerinde bulunan tatlı su gölü) besledi. Marmara denizine ve ordan da Ege ve Akdeniz'e açılan sadece küçük bir çıkışı vardı.
M.Ö. 13.000: Buzullardan bu göle tatlı su akışı hemen hemen tümüyle kesildi.
M.Ö. 10.500 – 9.400: Bölgedeki sıcaklık ve yağış miktarı düştü.- Younger Dryas denilen bir olay- (bu olay ani bir iklim değişimi olarak tanımlanıyor. Eriyen sular-okyanus sirkulasyonundan kaynaklanabilen bir soğuma olayı. Ayrıntısı için: http://www.ace.mmu.ac.uk/Resources/gcc/5-3-2-1.html -çn) New Euxine gölüne tatlısu akışı hemen hemen tamamen durdu. Buharlaşmadan dolayı gölün su seviyesi azaldı. Nihayet, gölün su seviyesi Marmara Denizine olan bağlantı noktasının altına kadar indi. Böylece göl, tümüle kara ile kuşatılmış bir tatlısu gölü haline geldi. Yakın Doğu'daki değişik kabileler kuraklıkla mücadele ediyorlardı. Bu kabileler temiz ve verimli su sağlayan bu gölün ve benzer büyük göllerin çevresine yerleşmeye başladılar. Buralarda köyler kuruldu, avcılık, balıkçılık yapıldı ve tarımı öğrendiler. İlkel sulama metotları bile geliştirmiş olabilirler.
M.Ö. 9400: Sıcaklık ve yağış miktarı eski iyi seviyesine tekrar döndü.
M.Ö. 6200: Yeni bir buz çağı başladı. Yağmurların tekrar azalması, bütün Orta Doğu topraklarında güvenilir su kaynaklarının yakınlarında yerleşmemiş olan çiftçilerin büyük sıkıntılar yaşamasına neden oldu.. 'Anadolu ve Fertile Crescent (Basra Körfezi ile Akdeniz arasındaki tarıma elverişli alanlar -çn) boyunca tarımla uğraşan birçok köy tümüyle boşaldı, bir kısmı da oldukça küçüldü.' (1) Birçok farklı kültürden yerleşimciler New Euxine gölünün çevresine göçmeye başladılar. Gölün sahilleri boyunca bölgedeki birçok kültürden çiftçi ve avcı toplulukların köyleri oluştu. Çok farklı diller konuşuluyordu: Proto-Semitic, Proto-Indo-European, Proto-Kartvalian, ve başkaları...
M.Ö. 5650-5500: Sıcaklık ve yağmurlar tekrar geldi. New Euxile gölü hala kara ile çevrili bir tatlısu gölüydü.Fakat Akdeniz ve Marmara Denizi kademe kademe yükselerek gölün seviyesinden 426 feet (130 metre) daha yüksek hale geldi. Yükselen deniz sadece Boğaz Irmağındaki (Bosphorus River) küçük bir kara yükseltisi tarafından engelleniyordu. Nihayet, okyanus seviyesi New Euxine gölüne dökülebilecek seviyeye kadar yükseldi. Suların aşağıdaki göle doğru akmasını sağlayan küçük bir kanal oluştu. 'Bu küçük akıntı bir dere oldu, giderek kanalın duvarlarına ve aşağı doğru daha hızlı, şiddetli, etrafındakileri sürükleyerek gücünü artırdı.' Kısa zamanda akış hızı günde 10 milküpe ulaştı.- Şimdiki Niagara Çağlayanından 200 kez daha fazla. Hızı ise saatte 50 mile (80 km) ulaştı! Sesi ise 120 mil (200 km) uzaklıktan duyulabilecek düzeyde olmalı. Gölün seviyesi günde 6 inch kadar yükselmiş olmalı. Gölün sahil şeridi bazı bölümlerde günde bir mil kadar büyümüş olmalı. Gölün çevresine yerleşmiş farklı kültürler üzerindeki etkisi ise korkunç olmuş olmalı.

Bu teorinin doğrulanması

Teori değişik açılardan doğrulandı:
  • 1999 yazında, denizci kaşif Robert D. Ballard takımıyla birlikte, Ryan ve Pitman'ın bahsettiği bölgedeki kadim sahillere gitti. Takım deniz dibini tarayarak, New Euxine gölünün eski sahil şeridinden kaya örnekleri çıkardı. Tuzlu su yumuşakçalar sınıfına ait yedi değişik tür örnek bulundu, yapılan karbon testinde bunların 2800 ile 6820 arasında yaşlarda olduğu anlaşıldı. Tatlı su yumuşakçalar sınıfına ait ise iki değişik tür bulundu, bunların yaşları ise 7460 ile 15500 arasındaydı. Bulgular Karadenizin aşağı yukarı 7000 yıl önce bir tatlısu gölünden tuzlu su denizine dönüştüğü teorisini doğruluyordu.

  • Karadeniz'in zemininde yapılan bir araştırma, Dinyester, Dinyeper, Danube, Don, Volga ve denize dökülen diğer akarsuların yataklarının şimdiki denizin sahillerinden birkaç yüz metre daha içeriye kadar devam ettiğini gösteriyor. Nehir yataklarının hepsi aynı seviyede son bulmaktalar. Bu seviye eski New Euxine gölünün sahil şeridi olmalı.

  • Karadeniz'in dibinde eski gölün sahiline yakın yerlerde birkaç buluntu tespit edildi. Bunlar höyüklere (antik şehir ve kasabalarının kalıntılarının olduğu yerlerin karakteristik biçimleri) benzer biçimdedir.

  • Suyun 150 metre kadar altındaki bir kazı bölgesinde, arkeologlar 30'dan fazla taş blok, tahta parçaları ve muhtemelen seramiktenten başka cisimler buldular. Kazıyeri 'mükemmel bir dikdörtgen görünümünde'. Kaya blokları, doğal jeolojik oluşumun parçaları gibi görünmüyorlar. Arkeologlar şimdilik, bir zamanlar insanların oturdukları bir kazıyeri bulduklarını düşünüyorlar. (10)

  • Boğaz'ın güneyinde Ilıpınar yakınlarında bir höyük kazıldı. Aşağı yukarı M.Ö. 5500 yıllarına air olan seviyede, çanak çömlek yapımında ani bir değişiklik olduğu tespit edildi. Arkeologlar, aynı tarihlerde çömlekçilikte ani bir değişim görülen bölgedeki diğer kazıyerlerinde de çalıştılar. Bu, New Euxine gölünde tufanın yaşandığı tarihlerde bir toplumun, diğer bir toplumdan (bu bilgiyi) aldığını gösteriyor. Tahminen bunlar, sel baskınından kaçan en son göçmenlerdi.


Bir sonraki mantıki aşama ise, sular altında kalmış köylerin ve M.Ö. 6000 yıllarına ait batık teknelerin aranması olacak.

Tufan'ın beşeri sonuçları

Gölün kıyısındaki bütün köyler hemen sular atında kalmış olmalı. Göldeki tüm balık türleri yada büyük kısmı; suyun tuz miktarı, tatlı su türlerinin kaldıramayacağı seviyeye ulaşınca ölmüş olmalılar. Tuzlu su seviyesi, sonunda tuzlu su türlerinin yaşamasına uygun bir seviyeye ulaştı. İnsanlar felaketten kurtulmak için, hemen farklı yönlere doğru kaçmaya başladılar. Ryan ve Pitman, göçmen gruplarının Ege adalarına ve Dinyeper, Dinyester, Danube, Don ve Volga ırmakları boyunca yukarıya doğru göç ettiklerini ileri sürüyor. Bu göçler, çoğunu Avrupa, Balkanlar ve bugünkü Rusya'ya götürmüş olmalı. Diğer gruplar ise bugünkü Türkiye, Mısır, Doğu Akdeniz (şimdiki İsrail, Ürdün, Lübnan, Filistin), kuzey Mezopotamya (şimdi Irak) ve Anadolu'ya göç ettiler. Birkaç yıl içinde, göl seviyesi aşağı yukarı şimdiki seviyesinde dengeye kavuştu.

Nuh Tufanı öyküsü Karadeniz'de yaşanan felaketten mi kaynağını aldı?

Yukarda bahsedildiği gibi, muhafazakar Hıristiyanlar, genellikle, Yaratılış kitanının yazarlarının Tanrı tarafından 'yanlış birşey yazmalarının' önlendiğine inanırlar. Nuh Tufanı öyküsünün tam olarak Kutsal Kitabın belirttiği tarihte olduğuna inanırlar. Buna göre, öykü M.Ö. Aşağı yukarı 2350 yılında yaşanmış dünya çapındaki Tufan olayından türetilmiştir. Karadeniz'de 6000 yıl önce yaşanmış bölgesel bir sel baskınından kaynaklanmış olamaz. Birçok muhafazakar Hıristiyan için dünya M.Ö. 4004 yılında yaratılmış olduğundan, M.Ö. 6000 yılı diye birşey yoktur.

Birçok 'mainline' Hıristiyan (dinin, kültür, ruhani gelenekler ve pratiklerin karışımı olduğunu düşünen bir Hırsitiyan ekolü), liberal Hıristiyanlar, laikler ve diğerleri 'Yaratılış'taki tufan öyküsünün dünya çapında yaşanmış gerçek bir tufan olayından kaynaklanmadığı teorisine açıktır. Arkeologlar, 'Karadeniz felaketinden 2000 yıl sonra yazılmış', tufan öyküsüne iki gerçek, antik kaynak buldular.
  • Biri, 'kangi kökten geldiği ve ardılları bilinmeyen, bilinen ilk yazılı' dil olan Sümerce'de

  • Diğeri, 'Arap diyaleklerinin ve İbranice'nin ait olduğu Semitik diller grubunun en eski dillerinden biri olan' Akadca'da


Dil uzmanları, bunların yazılmasından önceki dillerin temellerini geriye doğru izleyebilirler. William Ryan ve Walter Pitman, 'tufan zamanında diğer dilleri konuşanlar ile Karadeniz bölgesindekileri, dil bilimi üzerinden birbirlerine bağlamanın mümkün olduğunu' ileri sürüyorlar. (6)

Gılgamış Destanı'ndaki Babil Tufan Miti'nin, bu eski tufan öykülerinden türetilmiş olduğu düşünülüyor. Destan M.Ö. 3000 yılına tarihleniyor. Belgeli bir hipoteze göre, 'J' ve 'P' olarak adlandırılan iki bilinmeyen yazar tarafından İbranice olarak yazılmış iki öykü vardı. Bunlar 'R' olarak bilinen bir redaktör (editör) tarafından tek bir yaratılış öyküsü olarak birleştirildi. Gılgamış Destanı ile Nuh Tufanı öyküleri arasında 20 kadar benzer nokta bulunmakta. (5) İbrani versiyon, çok tanrılı orijinal Babil metninin, tek tanrılı versiyonudur.

Aktik çağlarda başka tufan öyküleri de vardı. Örneğin 'Grekler'deki Titan Prometheus'un oğlu Deucalion öyküsü; Zeus onun Phthia krallığı zamanında insanlara sinirlenerek sel yaratmış. [Zeus'un]... tufanı, işini sadece 9 günde halletmiş. Tufandan sadece Deucalion ve karısı, Prometheus'un uyarısı ile kurtulmuşlar. Deucation bir tekne yapmış ve tufandan sonra Parnas dağının tepesine inmişler.' (7)

Son gelişmeler:

17 Şubat 2001: Nuh Gemisi'nin aranması: ReligionToday'e göre: 'Titanik'in enkazını keşfeden kaşifler, Nuh'un gemisini arıyorlar. Robert Ballard 7500 yıl önce büyük bir felaket yaşandığına inanılan Karadeniz'de Boğaz yakınlarını araştıracak. Los Angeles Times'ın belirttiğine göre, Ballard(57) bir sonar gemisi, denizaltı araştırma donanımı ve bir denizaltı robot filosu kullanacak. Ballard, daha önce Lusitania'nın, Nazi savaş gemisi Bismark'ın, Pasifik'teki Amerikan ve Japon gemilerinin ve antik Roma ve Fenike gemilerinin enkazlarını bulmuştu. Çalışma birkaç ay içinde başlıyor.
2000 Temmuz: National Geographic'de yayınlanan makale: Dergi, 2000 Temmuz'unda 'Karadeniz tufanı' başlıklı bir yazı yayınladı. Yazı -muhtemelen bir depremle başlayan- Akdeniz'in sularının Karadeniz'e muazzam bir şekilde akışını anlatıyor.

  • 1.William Ryan and Walter Pitman, "Noah's Flood: The new scientific discoveries about the event that changed history," Sinon & Schuster, (!998) Read reviews or order this book safely from Amazon.com online book store.

  • 2.Norman Cohn, "Noah's Flood: The Genesis story in Western thought," Yale University Press, (1996). Read reviews or order this book This is a very attractive book with many colored illustrations.

  • 3.Holy Bible, Scofield Reference Edition, Oxford University Press, (Copyright date 1917).

  • 4."Ballard & the Black Sea: The search for Noah's flood," at: http://www.nationalgeographic.com/blacksea/

  • 5.Frank Lorey, Impact #285: The Flood of Noah and the Flood of Gilgamesh", Institute for Creation Research, El Cajon, CA (1997) Online at: http://www.icr.org/pubs/imp/imp-285.htm
  • 6.William Ryan and Walter Pitman, op. cit., Page 200.

  • 7.AANEWS for 1999-NOV-23.

  • 8.ReligionToday for 2000-FEB-17. They provide free newsletters to which you can subscribe at: http://www.ReligionToday.com. These summaries are part of GOSHEN.net

  • 9."Seeking Noah," TV program on The Learning Channel (TLC) for 2001-SEP-20.

  • 10.John Wilford, "Black Sea Clues to Biblical-era Flood," New York Times Service, at: http://www.iht.com/articles/34271.html
  • Bu yazı http://www.religioustolerance.org/ev_noah.htm adresindeki yazıdan Türkçe'ye üyemiz Sargon tarafından çevrilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder