Çeviri Çalışmalarımız


K.H.Ohlig: İslamın Ortaya Çıkışı ve Erken Tarihi


Avrupa'da müslüman nüfusun artışı ve bu artışla beraber Avrupalıların İslam yaşam biçimiyle kendi topraklarında tanışmış olmaları Avrupalı bilim insanlarının, araştırmacılarının İslam dinine merakla dolu eleştirel bir tutum almalarını kaçınılmazlaştırdı. Daha fazla araştırmacı, tarihçi ve bilim insanının "dışardan" islama bakmaları ve yüzyıllardır alıştıkları bilimsel yöntemlerle İslam'ı mercek altına almaları ilginç olguların ortaya çıkmasını tetikleyecek demekti, nitekim de öyle oldu.


Richard Dawkins: Dinlerin Olmadığını Hayal Edin

John Lennon’ın söylediği gibi, dinlerin olmadığı bir dünya hayal edin. İntihar bombacılarının, 11 Eylül’ün, 7 Temmuz’un, Haçlı Seferlerinin, cadı avlarının, Barut Komplosu’nun[1], Keşmir Sorunu’nun[2], Hindistan-Pakistan bölünmesinin, İsrail-Filistin savaşlarının, Sırp-Hırvat-Müslüman katliamlarının ve Kuzey İrlanda sorunlarının olmadığını hayal edin.



Sam Harris: Bilim, Dini Yok Etmelidir

metnin orijinali: Huffington Post

Çoğu insan, Evrenin Yaratıcısı’nın kitaplarından birini yazdığına (veya yazdırdığına) inanıyor. Ne yazık ki, ilahi bir kaynağa dayanıyormuş gibi görünen birçok kitap mevcut ve her birinin, nasıl yaşamamız gerektiği hakkında birbiriyle çelişen istemleri bulunmakta. İyi niyetli birçok insanın ekümenik çabalarına rağmen, birbiriyle çelişen bu dinsel bağlılıklar, hâlâ inanılmaz boyutta fikir ayrılığına sebep olmaktadır.

Bu duruma karşın çoğu duyarlı insan, “dini hoşgörü” olarak adlandırılan bir şeyi savunmakta. Elbette dini hoşgörü, din savaşından daha iyidir ancak hoşgörünün de kendine ait birtakım sorumlulukları vardır. Dinsel düşmanlığı tetiklemeye yönelik korkumuz bizi, artık mantıksızlığı gün gibi ortada olan ve gittikçe uyumsuz hale gelen fikirleri eleştiremez hale getirdi. Bu korku aynı zamanda bizleri, dini inanç ve bilimsel akılcılığın birbiriyle bağdaştığı konusunda kendimize –defalarca ve fütursuzca- yalan söylemeye mecbur bırakmakta.

Sam Harris: Akla-aykırılık Kara Borsası olarak Din

1967 doğumlu Amerikan yazar Sam Harris Stanford Üniversitesi Felsefe Bölümünden mezun ve şu an nöroloji alanında doktorasını yapmakta.
PEN-Award’a layık bulunan 2004 yılında yazdığı "The End of Faith" adlı kitabıyla dünyaca üne kavuştu. Bu kitaba gelen eleştirilere cevap vermek için 2006 yılında yazdığı "Letter to a Christian Nation" adlı eseri de en çok okunanlar listelerinde yer aldı. Bunların yanı sıra Newsweek,The Los Angeles TimesThe Times (London) ve The Boston Globe gazetelerinde makaleler yazmakta.
Türkçe’ye çevirmeye çalıştığım makalesinin İngilizce orjinalini >burada<, Andreas Müller tarafından hazırlanan bir Almanca çevirisini de >burada< bulabilirsiniz.

A.C. Grayling: Bir ateist, fundamentalist olabilir mi?

Günümüzün meşhur İngiliz filozof ve yazarlarından olan 1949 doğumlu A.C. Grayling, London Üniversitesi Birkbeck Koleji’nde felsefe profesörü ve Oxford Üniversitesi St. Ann’s Koleji’nin üyesidir.
R. Dawkins’in de içinde bulunduğu ‘Yeni Ateistler’ olarak adlandırılan aydınlanma hareketinin ünlü temsilcilerindendir.
Türkçeye çevirmeye çalıştığım aşağıdaki makalesinin İngilizce orijinalini >burada< ve Andreas Müller tarafından hazırlanan bir Almanca çevirisini >burada< bulabilirsiniz.

İslam öncesi Arabistan ve İslamiyet'te Hint Töreleri

TANRIÇA
Arabiya bir kısaltmadır. Bugün bile özgün sözcük Arbastan’dır. Kökü de Arvastan’dır. Bilindiği gibi Sanskrit “V”, “B”ye dönüşür.Sanskritçede arva at demektir. Arvastan atların ülkesini ifade eder, hepimizin bildiği gibi Arabistan atları ile ünlüdür.
M.S 6 ve 7. yüzyıllarda Batı Asyada, geçmişten tam bir ayrılma dalgası yayılmıştı. Geçmişle bütün bağlar koparılmış, imajlar parça parça olmuş, kutsal kitaplar yok edilmiş, eğitim yarıda bırakılmış, ve bütün Batı Asya bölgesi arkasından yüzyıllarca süren derin bir cehalete dalmıştı. Belki de bugün bile bu durum belli bir oranda sürmektedir çünkü bütün dünyada modern bilimsel ve eğitimsel gelişmeye inatçı ve yerleşik bir direnç varsa, o da Batı Asya ülkelerindedir. Merhum eski Suudi Arabistan yöneticisinin kendi başkentinde mollaların muhalefeti yüzünden radyo yayın istasyonu açılmasına izin veremediği söylenmişti. Sonra bir hileye başvurmuş. Mollalar konseyi ile toplantıdayken daha önceden çabucak kurdurduğu bir küçük bir verici istasyondan Kuran okunurken radyo açtırmış. Habere göre mollalar, Allah sözünü gaipten geliyormuşçasına duymaktan memnun olmuşlardı. Kral onlara Allahın sözünü yayınlayan bir düzeneğe ne itirazları olabileceğini sordu. Molların da kabul etmeleri ile küçük radyo yayın istasyonu sonunda onaylandı.

Bahr Alfred: Fizikçi gözüyle Tanrının gerçek Varlığı problem

Bütün büyük dinlerde, Tanrı, dünya ve insanların yaratıcısı, ki aynı zamanda kainatın yaratıcısı olarak, düşünülmüştür. Ayrıca, Tanrının uzay, zaman ve maddeden de önce var olduğu varsayılmaktadır. Teologlara göre, Tanrı tam bir “yokluk” içinde varlığını sürdürüp hüküm sürme yeteneğine sahiptir. Tarihimizin büyük düşünürleri, bu Tanrı-fikrine felsefi delillerle sürekli saldırmış ve eleştirmiştir. Buna rağmen sorunlu fikri ve düşüncelerle desteklenerek hayat bulan bu Tanrı-fikir hala yaşamaktadır. Bu durum, bu Yaratıcı-Tanrı fikrinin, Fizikçi mantığıyla irdelenmesi ve tartılmasına yol açmıştır.

Jon Nelson: Bilim ve Din Arasındaki Farklar


Modern inançlı kesimin en önemli mazeretlerinden biride, din ile bilimin karşılıklı bağdaşabildiğidi ve bilimin buluşlarının dinlerin çeşitli iddialarını kanıtladığıdir. Tabıkı bilimin bulgularının, inancı kanıtladığını iddia eden kimselerin, çeşitli yollardan yine sadece kendi inançlarını doğruladığına şaşırmamak lazım.


http://turan-dursun.blogspot.com/2011/12/jon-nelson-bilim-ve-din-arasndaki.html



Ateizm ile İlgili Görüşler

Biliyoruz ki bir çok insan kendilerine dinin öğretildiği bir aile ortamı içine doğar. Bu gelenekler zamanla insan davranışlarına yerleşir ve gerçekten değiştirilmesi çok güç bir hal alır.Bütün gelenekler de bu şekilde yerleşmişler ve yıllarca kendilerini babadan oğula korumuşlardır. Gelenekler sosyal alışkanlıklardır.
Gelenek!
İnsanoğlu olarak deneylerle, sosyallikle, derslerle ya da başkalarının deneyimleriyle öğreniriz. Deneyin çıkmazı ise sadece bir hayatımız olmasıdır, ve bu yüzden hayatımızı korumaya çalışırız. Yani tehlikeye karşı çok duyarlıyız, ama aynı zamanda güvenlik deneylerimizi minimuma indirmeye çalışırız çünkü diğer insanlarla sosyal açıdan ilişki kurmamız gerekmektedir. Bu iki faktör; tehlikeye karşı hassaslık, ve sosyal yolla öğrenme, bir çok gelenek ve kültür biçimi oluşturmuştur.Bu işlemi anlamak için mağara adamlarının yaşadığı tarihten bir modelleme yapacağız.


Radikal İslam'ın Demografisi

(23 Ağustos 2005 tarihli Online Asia Times dergisinde çıkan Spengler imzalı bir yazı.)
Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce askeri uzmanlar, demografi (toplumsal istatistik) tabloları kullanarak, askerlik yaşındaki kaç tane erkeği otomatik silahların başına sürebileceklerini hesaplayarak planlama yapıyorlardı. Bu yüzden Fransa, durgun nüfusunun Almanya'yla ilerde savaşmaya yetecek bir asker kuşağı yetiştiremeyeceğini düşünerek bir erken savaşı tercih etmişti. Bugün demografik tabloları sadece İsrail'in askeri uzmanları kullanıyor; gelecekteki muhtemel Yahudi çoğunluğunun olacağı sınırları belirlemek için.

Nuh Tufanı Öyküsü İçin Muhtemel Bir Kaynak


Kolombiya Üniversitesi'nden iki bilimadamı İ.Ö. 5600 yıllarında – günümüzden 7.5 yüzyıl önce- büyük miktarda su hareketi olmuş olduğu şeklinde bir teori öne sürdüler. Şöyle diyorlardı: “Niagara şelalesinden 200 kat daha hızlı şekilde her gün 10 mil küp su akıyordu.” “İstanbul Boğazı bu büyük hareketlilikle en az 300 gün boyunca gürüldedi ve dalgalar altında kaldı.”


Tevrat' tan Peygamber Okumaları


Bu yazı, tümüyle Tevrat okumasına dayalı olarak yazıldı. Dolayısıyla Tevrat'tan önceki metinlerle Tevrat ve Kuran karşılaştırmasına dayanmaz ve böyle bir iddiası yoktur. Zaten böylesine kapsamlı bir başlık altında bunu yapmak koca bir kitap çıkarırdı ortaya. Ancak tek başına Tevrat ele alındığında bile son derece çarpıcı bir peygamberler tarihi ve onların kişiliklerine, eylemlerine dair bilgilerle karşılaşırız. Yazıda bir ön açıklama ve peygamberlik yapma olayına dair direk Tevrat üzerinden yapılan açıklamaların ardından üç önemli şahsiyet olan İbrahim, Musa ve Davut incelenmiştir.

Tevrat'ı Kim Yazdı?

Yahudilik ve Hıristiyanlık'da, İncil'de ifade ettiği gibi, Tevrat’ın - Eski Anlaşma'nın ilk beş kitabı- Musa tarafından yazıldığını kabul edilir. Ne var ki, son yüzyıllarda, yazarın başkaları olduğu söylenmektedir. Belgesel hipotez bugün önemli ölçüde tüm liberal dinbilimciler tarafından kabul edilmektedir.



Ateizm ile ilgili Madalyn Murray O'Hair'ın görüşü

Ateizmin zarar verilemez bütün yapısı onun felsefesi, materyalizmi, ya da doğallığıdır. Felsefe dünyayı olduğu gibi görür, dünyayı bilimin ve sosyal deneyimin ışığı altında görür. Ateist materyalizm yıllarca kazanılan bilimsel bilginin mantıksal sonucudur

Hayali tanrılarla şavaştığımız için temel bir hata yaptığımızı düşünüyorum. Üzerinde durduğumuz bilin düzeyine nereden geldiğimize ve ne koşullarda geldiğimize bakmalıyız. Tarihimiz cahilliğe ve boş inançlara karşı aralıksız mücadelelerle dikkati çeker. Antik yunanda materyalist filozof Demokritus'un, maddenin atom teorisini ilk öğreten, çalışmaları yok edilmiştir. Anaxagoras bir ateist olduğu için Atina'dan sürülmüştür. Materyalist filozof Epicurus, insanları tanrı korkusundan kurtardığı ve bilimin geçerliliğini iddia ettiği için antik zamanlarda saygı görürdü, 2000 sene boyunca yanlış bir şekilde anlatıldı ve ahlakın düşmanı olarak görüldü. Alexandria kütüphanesi, 700,000 fen ve edebiyat kitabına ev sahipliği eder, millattan sonra 391 de hristiyan rahipler tarafından yakıldı. Pope Gregory I(590-604) antik yazarların değerli bir çok çalışmasını yok etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder